1839 tarihinde yayınlanan Tanzimat Fermanı ve 1856 tarihinde yayınlanan
Islahat Fermanları ile Osmanlı topraklarında yaşayan Gayrimüslim vatandaşlarının
temel hak ve özgürlükleri hakkında düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Fermanlarla
Gayrimüslim halka tanınan yeni ibadet mekânı inşa etme hakkı, 19. yüzyılda
Erzurum’da yeni bir Rum Ortodoks kilisesinin yapılmasına olanak sağlamıştır.
1923 yılında Türkiye ve Yunanistan Devletleri arasında imzalanan Lozan
Barış Antlaşması ile gerçekleşen nüfus mübadelesinin sonuçlarını birçok alanda
görülmektedir. Bunlardan biri de dini yapıların durumudur. Çalışma kapsamında
incelediğimiz 19. yüzyılda inşa edilen Erzurum Demirciler Kilisesi mübadele
sonrasında ibadethane olarak kullanılmamıştır. Kilise uzun bir süre atıl durumda
bırakılmış ardından depo olarak kullanılmıştır. 1996 yılında restore edilen Rum
Ortodoks kilisesi camiye çevrilmiştir. Restorasyon sırasında iç mekânda yer alan
dini içerikli süslemeler ve duvar resimleri kapatılmıştır. Orijinal yapısından
uzaklaşan kilise yapısal anlamda günümüze iyi durumda ulaşmıştır.
Yaptığımız saha araştırmaları ve incelediğimiz örnekler ışığında tanıtıp
değerlendirdiğimiz Erzurum Demirciler Kilisesi 19. yüzyılda Anadolu’da yoğun
olarak kullanılan üç nefli tonozlu plan tipinde inşa edilmiştir. Çalışmamızın amacı
incelediğimiz bu yapıyı plan, mimari, teknik ve süsleme açılarından Sanat Tarihi
metodu içinde inceleyerek değerlendirmek, dönemsel benzerlikler açısından
karşılaştırmaktır.,
With the Tanzimat (1839) and Islahat (1856) Edicts, regulations were made
regarding the fundamental rights and freedoms of the non-Muslim Ottoman
citizens. These regulations include freedom of religion, the right to build a church
and to repair existing churches. Non-Muslims were given the right to build new
religious buildings in return for special permission from the sultan. During this
period, the population of Erzurum had a cosmopolitan structure. The right to build
a new churches, which was granted to the non-Muslim people by edicts, enabled
the construction of a new Greek Orthodox church in Erzurum in the 19th century.
We see the results of the population exchange that took place with the Treaty of
Lausanne signed in 1923 between Turkey and Greece in many areas. One of them
is the situation of religious buildings. Erzurum Demirciler Church, which was built
in the 19th century, which we examined within the scope of the study, was not used
as a place of worship after the population exchange. The church was left idle for a
long time and then used as a warehouse.
The Greek Orthodox church, which was restored in 1996, was converted into
a mosque. During the restoration, religious decorations and wall paintings in the
interior were closed. The church, which has moved away from its original usage,
has survived in good condition. Erzurum Demirciler Church, which is the subject
of our thesis in the light of the field researches we have done and the examples we
have examined, was built in the three-aisled, barrel-vaulted basilica type, which was
used extensively in Anatolia in the 19th century. The aim of our study is to evaluate
the structure we examined in terms of plan, architecture and decoration within the
Art History methods, and to establish periodic similarities with the examples we
have discussed in various regions.