Bal, yaraların tedavisinde, enfeksiyonlarla mücadelede ve çeşitli iltihaplı hastalıkların
tedavisinde modern tıbbi yöntemlerle birlikte kullanılmaktadır. Arıların bitkisel kaynaklardan
topladıkları nektarları metabolize ederek oluşturdukları bal çeşitlerinin kozmetik potansiyellerinin
değerlendirilmesi önemlidir. Bu tez çalışması kapsamında ticari olarak temin edilen çam ve çiçek
ballarının yanı sıra doğrudan üreticiden temin edilen ham çam ve çiçek ballarının karşılaştırılmalı
olarak kozmesötik potansiyelinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Folin-Ciocalteau reaktifi kullanılarak toplam fenolik içerik değerleri
(120.95-753.64 µg GAE/g bal) ve hem DPPH radikali (SC50; 0.008-0.162 g/mL) hem de pirogallol red
kullanılarak spektroskopik yöntemin takip edilmesiyle oksijen radikali temizleme aktivitelerine
(0.654-3.096 µmol/g bal) dayanan antioksidan aktivite değerleri hesaplanmıştır. Sığır serum
albümininin denatürasyonunu önleyebilme dereceleri anti-inflamatuar etkinlik olarak
değerlendirilmiştir ve test edilen numunelerin çoğu 0.83 mg/mL konsantrasyonluk kısımları ile orta
derecede inhibisyon potansiyeli (ortalama olarak % 15.81) göstermiştir. Balın rengi ile orantılı olacak
şekilde 0.02 g/mL’lik bal kısımlarının güneş koruma faktörleri ise ortalama olarak 2.52 olarak
hesaplanmış olup çam balları için hesaplanan değerler daha fazladır. Bal numunelerinin 4 mg/mL’lık
kısımlarının tirosinaz inhibisyon potansiyeli açısından değerlendirilmesiyle bulunan sonuç ortalama
olarak %14 düzeyindedir. Elastaz inhibitörü olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği amacıyla
yapılan test sonucunda ise numunelerin 2 mg/mL’lik kısımlarının inhibisyon oranının ham ballar için
daha yüksek olmakla birlikte % 0-41 aralığında değişiklik gösterdiği ortaya konulmuştur. Test edilen
bal örneklerinin kollajenaz enzimi üzerindeki inhibisyon potansiyeli değerlendirildiğinde standart
kollajenaz inhibitörü olarak test edilen epigallokateşin gallata göre 1000 kat daha düşük düzeyde
potansiyele sahip olduğu belirlenmiştir. Sözü geçen tüm bu aktivitelerden sorumlu olabilecek fenolik
bileşiklerin kantitatif olarak miktarının belirlenmesi amacıyla yapılan HPLC analizi sonrası p-OH
benzoik asitin tüm test edilen ballarda değişen oranlarda (1.928-27.672 µg/g numune) varlığı tespit
edilmiştir. Gallik asit, Vanilik asit, Kafeik Asit ve p-Kumarik asitler ise sadece birer bal numunesi
hariç diğer bal numunelerinin tamamında tespit edilmiştir. Rosmarinik asit ise test edilen bal
numunelerinin hiç birinde saptanmamıştır.
Elde edilen tüm bu veriler farklı oranlarda dahi olsa bu ekstraktların yara, kanser,
kardiyovasküler hastalıklar, iltihaplanma, kemik yıkımı ve fibroz gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde
ve ayrıca cilt yaşlanmasını önlemek amacıyla kozmetik formülasyonlar için potansiyel bileşenlerde
kullanılabileceğini düşündürmektedir.
Honey is used in the management of wounds, in combating infections treating and several
inflammatory diseases by modern medicinal methods. It is important to evaluate the cosmetic
potential of the honey varieties produced by bees by metabolizing the nectar they collect from plant
sources. With in the scope of this thesis, it was aimed to examine the cosmeceutical potential of
commercially supplied pine and flower honeys as well as raw pine and flower honeys obtained
directly from the producer.
Total phenolic content values (120.95-753.64 µg GAE/g honey) using Folin-Ciocalteau
reagent and antioxidant activity values based on both DPPH radical (SC50; 0.008-0.162 g/mL) and
oxygen radical scavenging activities (0.654-3.096 µmol/g honey) by following the spectroscopic
method using pyrogallol red were calculated. Their ability to prevent denaturation of bovine serum
albumin was evaluated as anti-inflammatory activity, and most of the samples tested showed moderate
inhibition potential (average 15.81%) with their 0.83 mg/mL concentration fractions. The sun
protection factors of 0.02 g/mL honey parts, proportional to the color of honey, were calculated as
2.52 on average, and the values calculated for pine honeys were higher. Evaluation of 4 mg/mL
portions of honey samples in terms of tyrosinase inhibition potential, results in an average of 14%.
Similarly, as a result of the test carried out to determine whether it can be evaluated as an elastase
inhibitor, it has been revealed that the inhibition rate of 2 mg/mL portions of the samples is higher for
raw honey, but varies in the range of 0-41%. When the inhibition potential of the tested honey
samples on the collagenase enzyme was evaluated, it was determined that it had a potential 1000 times
lower than epigallocatechin gallate, which was tested as a standard collagenase inhibitor.After the
HPLC analysis carried out to quantitatively determine the amount of phenolic compounds that may be
responsible for all these activities, the presence of p-OH benzoic acid in varying proportions
(1.928-27.672 µg/g sample) was determined in all tested honeys. Gallic acid, vanillic acid, caffeic acid
and p-coumaric acids were detected in all honey samples except one honey sample each. Rosmarinic
acid was not detected in any of the honey samples tested.
All these data, albeit in different proportions, suggest that these extracts can be used in the
treatment of various diseases such as wounds, cancer, cardiovascular diseases, inflammation, bone
destruction and fibrosis, and also as potential ingredients for cosmetic formulations to prevent skin
aging.