Sultan Melikşâh’ın vefatından (485/1092) sonra hanedan içerisinde
başlayan taht mücadeleleri her ne kadar Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun
bünyesinde büyük sarsıntılara ve hasarlara yol açmışsa da, oğullarından
Muhammed Tapar devrinde, kısmî bir toparlanma içerisine girilmiştir. Mamafih,
devletin bütünüyle istikrar bulması, eski kudret ve ihtişamına yeniden kavuşması,
Melikşâh’ın diğer oğlu Sancar’ın 513 (1119) yılında Büyük Selçuklu tahtına
oturmasıyla birlikte gerçekleşmiştir. Sultan Sancar, tahta geçmesiyle birlikte
devletin teşkilât yapısında çok ciddî değişiklik ve düzenlemeler gerçekleştirmiştir.
Bu değişikliklerden en önemlisi devletin yönetim merkezinin daha doğuya yani
Irâk-ı Acem’den Horâsân’a nakledilmesidir. Sultan Sancar’ın güç ve otoritesinin
zirvede olduğu dönemlerde, doğuda Kaşgar'dan batıda Bizans ve Mısır sınırlarına,
kuzeyde Aral Denizi'nden güneyde İndus Nehri’ne kadar, Bağdad ve Hicâz’daki
Mekke ve Medine gibi kutsal şehirler de dâhil olmak üzere tüm doğu ve merkezî
İslâm topraklarında onun adına hutbe okunmaktaydı. Adil bir hükümdar olması
dolayısıyla onun devrinde halk rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamıştır. Sultan
Sancar'ın medeniyet tarihindeki mevkii, siyasi sahada olduğu kadar ve belki
ondan da daha yüksektir. Altmış yıllık saltanatı boyunca bilim, edebiyat, sanat,
felsefe ve tıp sahasında meşhur olmuş insanlar ya onun himayesinde bulunmuş ve
yükselmiş veya bizzat kendi yetiştirmesi olup bunların mühim bir kısmı da kendi
yanında yaşamıştır. Sarayında pek çok şaire yer verdiği gibi kendisi de Fars
dilinde şiirler yazmıştır. Fakat ne büyük bir tenâkuzdur ki, devletin yıkılış safhası
da onun zamanına rastlamıştır. Sıklıkla dile getirilen faktör, bağımsızlığa özlem
duyan vasalların ana bünyeden ayrılmak için yoğun bir mücadele içerisine
girmeleridir.
Although the throne struggles that started within the dynasty after the death of
Sultan Malikshâh (485/1092) caused great shocks and damages within the Great
Seljuk Empire, a partial recovery took place during the reign of his son
Muhammad Tapar. However, the complete stabilization of the state and the
restoration of its former power and splendor took place with the accession of
Malikshâh's other son Sanjar to the throne of the Great Seljuks in 513 (1119).
Sultan Sanjar made critical changes and arrangements in the organizational
structure of the state upon his accession to the throne. The most important of these
changes was the transfer of the administrative center of the state further to the
east, from Persian Iraq to Khorasan. At the peak of Sultan Sanjar's power and
authority, khutbas were recited in his name in all eastern and central Islamic
lands, from Kashgar in the east to the Byzantine and Egyptian borders in the west,
from the Aral Sea in the north to the Indus River in the south, including Bagdad
and the holy cities of Mecca and Medina in Hejaz. As he was a just ruler, the
people lived in peace and tranquility during his reign. Sultan Sanjar's position in
the history of civilization is as high as in the political field and perhaps even
higher. During his sixty-year reign, people who became famous in the fields of
science, literature, art, philosophy, and medicine were either under his patronage
and rose to fame or were trained by him personally, and a significant number of
them lived with him. As he had many poets in his court, he himself also wrote
poems in Persian. However, it is a great contradiction that the collapse of the state
also coincided with his time. A frequently cited factor is that vassals, yearning for
independence, are engaged in an intense struggle for separation from the Empire