Evrimsel biyolojinin temelini tür kavramı ve türleşmenin nasıl meydana
geldiğinin anlaşılması oluşturmaktadır. Organizmaların çevreye adaptasyonunun
araştırılması biyolojik çeşitliliği oluşturan mekanizmaların anlaşılmasından
geçmektedir. Genetik sürüklenme ve adaptasyon ise bu süreci oluşturan ana biyolojik
olgulardır. Tür kavramını anlamak ve organizmaları sınıflandırabilmek adına bu
çalışmada biyokimyasal bir araç olarak kütikülar hidrokarbonların taksonomide
kullanımı araştırılmıştır. Model organizma olarak seçilen Isophya rectipennis tür
grubuna ait genelde allopatrik yayılış gösteren fakat simpatrik olarak da iki türün
olduğu beş farklı tür çalışılmıştır. I. rectipennis türü hariç I. obenbergeri, I. ilkazi, I.
stenocauda ve I. nervosa Anadolu’ya endemik türlerdir. Çalışmada simpatrik yayılış
gösteren I. ilkazi ve I. obenbergeri’nin KHK profilinin birbirinden oldukça farklı bir
kompozisyona sahip olması ve pik sayısı bakımından da farklılıklar göstermeleri bu
iki türün eşeylerini tanımada KHK’ları kullanarak çiftleşmek için izolasyonu
sağlamaya yardımcı olduğunu düşündürmektedir. Fakat bu sonuca varabilmek bu
çalışmanın kapsamı dışında kalan deneysel süreçleri içerdiği için daha detaylı
çalışmalar gerektirmektedir. Aynı zamanda şimdiye dek birbirine yakın türler olarak
sınıflandırılmış I. stenocauda ve I. obenbergeri’nin KHK profillerinden elde edilen
analizler sonucu birbirlerinden oldukça farklı konumlandığı bulunmuştur. Elde edilen
bu sonuçlar bazında KHK’ların yardımcı taksonomik karakter olarak özellikle
birbirine yakın türleri ayırt ederken kullanılabilirliği test edilmiştir.
The basis of evolutionary biology is the concept of species and an
understanding of how speciation occurs. Investigating the adaptation of organisms to
the environment depends on understanding the mechanisms that make up biological
diversity. Genetic drift and adaptation are the main biological phenomena that make
up this process. In this study, the use of cuticular hydrocarbons as a biochemical tool
in taxonomy was investigated in order to understand the concept of species and to
classify organisms. Five different species belonging to the Isophya rectipennis
species group selected as the model organism, which generally show allopatric
distribution but also have two sympatric species, were studied. Except for I.
rectipennis, I. obenbergeri, I. İlkazi, I. stenocauda and I.nervosa are endemic to
Anatolia. The fact that the CHC profiles of I. İlkazi and I. obenbergeri, which spread
sympatrically in the study, have a very different composition from each other and
show differences in terms of the number of peaks, suggest that these two species help
to provide isolation for mating by using CHCs in recognizing their sexes. However,
reaching this conclusion requires more detailed studies as it includes experimental
processes that are beyond the scope of this study. At the same time, it was found that
I. stenocauda and I. obenbergeri, which were classified as closely related species,
were located quite differently from each other as a result of the analyzes obtained
from the CHC profiles. Based on these results, the usability of the CHCs as auxiliary
taxonomic characters, especially when distinguishing closely related species, was
tested