dc.description.abstract |
Yeryüzünde bugün bakiyeleri görülebilen kadim ve köklü medeniyetlere bakıldığı zaman görülür ki,
büyük kültür ve sanat ekollerinin, tarzlarının ya da üsluplarının oluşumunda ana unsur, Avrupa’da Rönesans’tan itibaren gelişen bazı toplumsal ve siyasi akımların etkisiyle meydana getirilen üsluplar hariç, toplumları etkileyici veya ardından sürükleyici fikrî / dinî akımlardır. Bunların en bilinen örnekleri semavi olarak bilinen ve Allah’ın peygamberleri yoluyla insanlığa bildirdiği Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi dinlerdir.
Bu dinler bağlamında gelişen sanat alanlarında da dini içerikli yapı tiplerinin diğerlerine göre daha belirleyici
ve tanımlayıcı bir karaktere sahip oldukları anlaşılmaktadır. Hristiyan sanatında manastır, katedral ve kiliseler
ile Yahudi sanatında havralar nasıl o dinlerin ihtiyacına göre şekillenmiş en önde gelen sanat eseri mabetler
ise İslam sanatı denildiği zaman da hemen insanın aklına cami ve mescitler gibi dini yapılar gelmektedir.
Arapça el-mescidü’l-câmi’ kelimesinin kısaltılmış hali olan ve cem’ kökünden türetilen ‘toplayan, bir
araya getiren’ anlamındaki câmi’ ile ‘eğilmek, tevazu ile alnı yere koymak’ manasına gelen sücûd kökünden
‘secde edilen yer’ anlamında bir mekân ismi olan mescit kelimeleri ile tanımlanan bir yapı tipi olan cami
ve mescitler, toplumun sosyokültürel yapısını şekillendiren ve medeniyetin nüvesini teşkil eden bir karakter
kazanmışlardır. Dini metinlerde ‘Beytullah = Allah’ın evi’ olarak zikredilen ve başlangıçta Medine’deki Mescid-i Nebevi’de olduğu gibi İslam devletinin başkanı olan Hz. Peygamber’in evi ile mescidin bitişik düzenlenmesi sebebiyle idari ve dini münasebetler yönünden bütünleştirici bir yapı kazanmasından hareketle halk
ile yöneticilerin namaz öncesi ve sonrasında görüşmeler yaptıkları, savaş zamanlarında da askeri kararların
alındığı mekânlar olan cami ve mescitler, Allah’a ibadet edilen mabetler olmaları yanı sıra Hz. Peygamber
devrindeki Ashab-ı Suffe’den hareketle sonraki devirlerde de bir eğitim-öğretim ve kültür merkezi ve adli
sorunların çözüldüğü ve bunlara ilişkin hükümlerin verildiği yerler olarak İslam tarihinde ve kültüründe çok
önemli bir yere sahip olmuşlardır. Erken dönemlerde şehirlerin ya da mahallelerin merkezinde bir kamusal
kurum olarak karşımıza çıkan cami ve mescitler, ‘Cuma Camisi’ olma özelliğinden hareketle insanların bir
araya geldikleri, toplandıkları, fikir alışverişinde bulundukları ve zaman zaman da sorunlarını paylaşıp çözüm
yolları aradıkları yerler olma özelliğini günümüze kadar taşımışlardır. İşte Ordu ve ilçelerinde bu karaktere
sahip, her biri yöresinin “Cuma Camisi” olan ahşap camiler elinizdeki bu çalışmayla bir araya getirilmiş ve
okuyucuların istifadesine sunulmuş bulunmaktadır.
6
Geçmişten Günümüze Ordu’nun Geleneksel Ahşap Camileri
Bu çalışmanın ortaya çıkmasında şahsım dışında Ordu ve ilçelerindeki mülki ve idari yönetim kadroları, gönüllüler ile kadirşinas ve misafirperver yöre halkının katkıları büyük olmuştur. Konu üzerinde çalışmaya başladığım ilk günden itibaren arazi çalışmalarım esnasında yardımlarını gördüğüm cami din görevlileri
ve mahalle muhtarlarına ilaveten Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümünden Arş.
Gör. Ahmet Yuka’ya, Ünye Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümünden Öğr. Gör. Kasım
Eker’e, Ordu Büyükşehir Belediyesi, İmar ve Şehircilik Dairesi, Tarihi Mekânlar ve Kent Estetiği Şube Müdürü Ümit Akdoğan ile aynı birimden Selim Aydın, Metin Aydın ve Hatice Sönmez Dilber’e, Kentsel Dönüşüm Şube Müdürlüğünden Enes Aşur’a, Ordu Kültür ve Turizm eski müdürlerinden Sayın Muzaffer Günay’a,
Piraziz İlçesi Milli Eğitim Şube Müdürü Sezayi Okutan’a ve ailem ile yakın akrabalarıma teşekkürü bir borç
bilirim. Son olarak bu uzun ve yorucu çalışmayı yayımlatarak hem okuyucuların istifadesine sunan hem de
Ordu’nun turizm potansiyeline katkı sağlayacak bir eserin vücut bulmasına imkân oluşturan Ordu
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Dr. Mehmet Hilmi Güler ile Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına minnet
ve şükran duygularımı ifade etmek isterim.
Aynı zamanda Anadolu halk mimarisi ve el sanatlarına yeni örnekler katan bu çalışmanın eksiksiz
ya da mükemmel olduğunu söylemek mümkün değildir fakat Ordu’nun geleneksel ahşap camileri için bir
başlangıç olarak değerlendirilebilecek bu eser, sadece camileri bir araya toplayan bir katalog olmaktan çok,
aynı zamanda geçmişten günümüze yörenin nasıl bir Türk İslam yurdu haline geldiğini gösteren belgeleri fark
etmemizi sağlayan çok önemli bir çalışmadır. İlgili taraflara, yöre halkına, kültür ve sanat erbabı şahsiyetlere
faydalı olması dilek ve temennilerimle saygılar sunarım. |
en_US |