Bu çalışmada, Eşek adlı öyküsü ele alınan M. Şevket Esendal, Türk edebiyatında ‘durum öyküsü’ olarak adlandırılan türün ilk temsilcisidir. Rus yazar A. Chekhov’a dayanan durum öyküsü bir olayı değil, günlük yaşamın herhangi bir kesitini ele alan; serim, düğüm, çözüm düzenine uyulmayan, merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere yer veren öykülerdir. Esendal’ın eserleri günlük yaşamın, küçük insanların mücadelelerinin yansımalarıdır. Karakterleri düz, sıradan, küçük sorunları için endişelenen hayatın içinden insanlardır. İçinde yaşadığı hayatı gerçekçi bir şekilde gözlemesi, yazarın durum öykülerini oluşturmasındaki temel bakış açısı ve hareket noktasıdır. Bir başka deyişle yazar, dış dünyayı kendi gerçekliği içinde, ‘mimesis’e bağlı oluşturma biçiminin sunduğu olanak ve sınırlara bağlı kalarak öykülerine yansıtır. Genelde metne, özelde yazınsal metne ve bu metinlerin ortaya koyduğu anlam çerçevelerine çeşitli çözümleme yöntemleriyle ulaşılabileceği bir gerçektir. Metin çözümlemesi, kuramsal bir temele dayanan uygulamalı bir etkinliktir. Temel kuramsal yaklaşımlardan biri olan metindilbilim, metinlerin dilbilgisel ve içeriksel olarak nasıl kurgulandıklarını belirler, bildirişimsel işlevlerini tespit eder ve bunları uygulamalı örneklerle gösterir. Bu araştırmada, Mustafa’nın eşeğini kaybetmesi ve tekrar bulmasının konu edildiği Eşek adlı öykü, metinsellik ölçütlerinden ‘bağlaşıklık’ ve ‘bağdaşıklık’ görünümleri açısından incelenmiş, metinin kurgulanış biçimi, dil kullanımları, motif ve izlek üzerinde durularak bir takım genellemelerde bulunulmuştur. Bağlaşıklık, metnin yüzey yapısıyla ilgili bir kavram olarak değerlendirilirken bağdaşıklık, metnin derin yapısının irdelendiği bir kavram olarak ele alınmıştır.
In this study, M. Şevket Esendal, who is dealt with his short story titled Eşek, is the first representative of the genre called ‘case story’ in Turkish literature. Case stories going back to the Russian author A. Chekhov are stories, which are set on not a single case following exposition, climax and resolution order but any section of daily life featuring feelings and imaginations rather than curiosity and enthusiasm. Esendal’s works are the reflections of daily life and struggles of simple people. Their characters are people who are plain, ordinary and those who are worried about simple problems within life. Observing the life in which he lives in a realistic way is the fundamental point of view and starting point for the author to make up case stories. In other words, the author reflects the outer world on his stories, sticking to the opportunities and limitations offered by the generation style of ‘mimesis’. It is a fact that several analysis methods can be used to achieve a text in general, or a literary text in particular, and meaning frame revealed by these texts. Text analysis is an applied activity based on a theoretical framework. Text linguistics, which is one of the fundamental theoretical approaches, determines how texts are generated linguistically and contextually, identifies their communicational functions and presents them in applied illustrations. In this study, the short story titled Eşek narrating a boy, named Mustafa, who loses his donkey and finds it again was analysed in terms of cohesion and ‘coherence appearances and some conclusions were made by emphasizing the formation, language uses motif and theme of the text. While cohesion was regarded as a concept related with surface structure of a text, coherence was taken as a concept in which deep structure of a text is analysed.