Osmanlı Devleti’nde dilsizler başta saray olmak üzere Babıali, Dar-ı Şura-yı
Askeri Meclisi, Hassa Ordusu Meclisi, Hariciye Nezareti, Meclis-i Vala, Meclis-i
Maarif-i Umumiye, Şura-yı Devlet, Tuna Vilayeti, askeri birlikler, Harem, Hırka-yı
Saadet Dairesinde istihdam edilmişlerdir. Sarayda sürekli padişahın yanında bulunurlar
ve yapılan görüşmelerin gizliliğini sağlayarak devlet sırlarının işitilmesine ve
yayılmasına engel olurlardı. Bunun dışında musahib, tırnakçı ve kahveci olarak da
görevlendirilmişlerdir.
Harem’de çalışan dilsizler ise cüceler, musahibler ve harem ağalarının
yaptıkları gibi bazı haberlerin Harem’e ve Harem’den de dışarıya ulaştırılması, Harem’e
alınacak eşyanın getirilmesi gibi hizmetlerde kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde saray dışındaki dilsizlere baktığımızda bu kişilerin
vergilerden muaf tutulduğunu görmekteyiz. İş talebinde bulunanlara uygun iş varsa iş
verilmiştir. Tellak, kılıç ustaları, duagular ve esnafın içinde de dilsiz kimselerle
karşılaşmaktayız. Bu kişiler işaretlerle kendilerini anlatıp ifade etmekteydi.
Hem saraydaki dilsizler hem de toplumdaki dilsizler hakkında fazla bilgi sahibi
olamasak da toplumun onları algılayış tarzı veya kabul edip etmemelerine bakmaksızın,
onların kendilerini toplumun bir bireyi olarak gördüklerini ortaya koydukları
hayratlardan anlıyoruz. Bu şekilde kendilerini ifade etmiş olduklarını düşünüyoruz. II.
Abdülhamid’in Sağır- Dilsiz ve Âmâ Mektebi’ni açmasından sonra bu durum resmi
belgelerde daha çok yer almıştır ve biraz daha detaylı bilgiler edinilmiştir.
In the Ottoman state, the mutes have been primarily hired in the Sublime Porte. Additionally, they have also been employed in the state institutions such as Military Council, Hassa (Special) Army Council, Ministry of Foreign Affairs, Supreme Council of Judicial Ordinances, and Permanent Council for General Education, Council of the State, Danube Province, Military Units, Harem and the Apartments of the Mantle of the Prophet. The mutes were perpetually with the Sultan. They were preventing the dissemination of the secrets of the state in the public by providing the secrecy of the negotiations. Besides, they have been nominated as companion, comber and coffee-maker. The mutes working in the Harem, like the dwarfs and eunuchs, have been employed in the services such as fetching the necessary wares and carrying information between Harem and the outside world. When we look at the mutes outside the Court, we see that they were exempted from paying taxes. They have also been hired in other proper jobs. We can detect the mute persons among the bath attendants, swordsmen, preachers and artisans. These men were telling and expressing themselves through the signs. Even if we do not have much information about the mutes both in the Court and in the society, we understand from the pious deeds and establishments they made that they considered themselves the individuals of society regardless of the perception of the society about them. These examples present us how they expressed themselves. It has become possible to have detailed information about the deeds of the mutes from official documents after the opening of the School for Deaf, Mute and Blind by Abdülhamid II.