Amaç: Bu çalışma, romatoid artrit tanısı almış bireylerin bilişsel duygu düzenleme, belirsizliğe tahammülsüzlük ve yorgunluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Araştırmanın örneklemini Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Hastanesi Romatoloji Polikliniğine Şubat 2016- Şubat 2017 tarihleri arasında başvuran ve araştırma kriterlerine uygun olan 200 romatoid artrit hastası oluşturmaktadır. Araştırma, tanımlayıcı, kesitsel, ilişki arayıcı tipte yapılmıştır. Çalışmada, Bilişsel Duygu Düzenleme Ölçeği, Belirsizliğe Tahammülsüzlük Ölçeği, Yorgunluk Şiddeti Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yarısından fazlası kadın (%74) ve beş ile on yıl arasında romatoid artrit hastasıdır ve %98’inin şiddetli düzeyde yorgunluk yaşadığı belirlenmiştir. Hastaların büyük bir çoğunluğu için romatoid artrit hastalığının ilk anlamının ağrı (%24), ikinci anlamının yorgunluk/güçsüzlük (%19), üçüncü anlamının ise belirsizlik (%13.5) olduğu belirlenmiştir. Yorgunluk puan ortalamaları ile hastalığın anlamı, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme durumu ve eklem deformitesi oluşma durumu arasındaki fark anlamlıdır (p<0.05). Belirsizliğe tahammülsüzlük ölçeği ve bilişsel duygu düzenleme ölçeğinin tüm alt boyut puanları arasında anlamlı ilişki vardır (p<0.05). Yapılan ileri analizde işlevsel olmayan (olumsuz) bilişsel duygu düzenleme stratejilerinin yorgunluk şiddetini arttırdığı belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç: Bu çalışma, hastaların belirsizliğe tahammülsüzlükleri arttıkça, bilişsel duygu düzenleme stratejilerini kullanımlarının arttığını; günlük yaşam aktivitelerini yapabilme durumunun, eklem deformitesi olma durumunun bilişsel duygu düzenleme stratejilerinin kullanımını etkilediği; hastanın hissettiği yorgunluk arttıkça, işlevsel olmayan bilişsel duygu düzenleme stratejileri (olumlu değerini azaltma, kendini suçlama)nin kullanımının arttığı belirlenmiştir.
Aim: The aim of this study is to investigste the relationship between the cognitive emotion regulation, uncertainty intolerance and fatigue levels in rheumatoid arthritis diagnosed patients Material and Method: Accessible 200 rheumatoid arthritis patients that applied to Samsun Ondokuz Mayıs University Medical Faculty between dates of February 2016- February 2017 formed the population of study. It was made in descriptive, relational research by using cross sectional. In the study the “The Regulation of Cognitive Emotions Questionnaire”, “Intolerance of Uncertainty Scale” and “The Fatigue Severity Scale” were used Results: More than half of the participant patients are women (74%) and they are having rheumatoid arthritis between five and ten years and almost all of them experience severe fatigue (98%). It was seen that for most of the patients the meaning of rheumatoid arthritis is pain (24%), the second one is fatigue/weakness (19%) and the third one is uncertainty (13.5%). According to the meaning of disease, state of performing daily activities and state of joint deformity formation, the difference between averages of fatigue mean score is significant (p<0.05). There is a significant relation between all sub scales of intolerance of certainty scale and all subdimension points of regulation of cognitive emotions questionnaire (p<0.05). In advanced analysis, it was found that dysfunctional (negative) cognitive emotion regulation strategies increased fatigue severity (p <0.05). Conclusions This study showed that as the intolerance of the patients increased, their use of cognitive emotion regulation strategies increased; the ability of daily living activities to affect the use of cognitive emotion regulation strategies; As the patient's fatigue increased, the use of non-functional cognitive emotion regulation strategies (positive value reduction, self-blame) was increased.