Humanity has revealed out of paradigm on behalf of self-discovery. Although aphorism of associates as “knowing oneself’ was a significant step in terms of discovering “I” in the ancient period., In fact this amazement and admiration started with the first human; Adam. In the antique age, we encounter the analysis upon human and its ego. In perception of the significance and being the spirit is in order of God and eternal. Bediüzzaman not only says that the “I” is a hidden “precious treasure” that was a waiting to be discovered but also he points out the necessity of being examined. The “I” is the exact key which is capable of opening the ma’s valuable treasure. There is separate sequence of values which was given by the exact being. The human was created as the lord of the universe and capable of holding the logic. When sample human brain to a computer was “the soul” is software and differentiate in each person. Creating thoughts and concept and planning have been available in humans’ genetic code from the first human. In the bases of the materialistic and moral civilizations, there is the human as thinking being, gaining personality sequence of “the I” and then integrating to social personality resembles to the number 1 that will gain 1000.000 value of significance. The human who has gained a social personality is the representative of existence and humanistic life. No other expectations linked with the materialistic life can prevent it from the ideal of living humanistic.
İnsanoğlu, kendini benliğini keşfetme adına birçok paradigmalar ortaya koydu. Sokrates’in “kendini bil” aforizması antik dönem adına” ben ”in keşfinde önemli bir adım olsa da hakikatte ilkinsanla birlikte bu hayret ve hayranlık başlamıştır. Antik dönemde; Aristoteles ve Stoacılarda insan ve benlik üzerine analizlere rastlıyoruz. Mahiyet-varlık algısında, “Ruh” yapısal olarak, sonsuzluk kazandırılmış bir kanun-u emridir ve ebedidir. Bediuzzaman “ene” nin başlı başına, gizlenmiş keşfedilmeyi bekleyen hâzineleri açacak şifreleri barındırdığını söyleyip, tahkik edilmesi gerekliliğine işaret ediyor. Benlik, insana verilmiş ve çok değerli hâzineleri açma kabiliyetine sahip bir anahtardır. Mutlak varlığın, insana yüklediği ayrı bir değerler silsilesi vardır. İnsan varlık evreninin, efendisi olarak yaratılmış ve akıl gibi bir emanete ehil hale getirilmiştir. İnsan beynini bilgisayara benzetecek olursak ruh onun yazılımıdır ve bu yazılım her insanda, hatta bütün canlılarda farklıdır. Düşünce üretme, kavramlaştırma, planlama insanın genetik yazılımında ilk insandan itibaren mevcuttu. Maddi manevi medeniyetlerin temelinde, düşünen varlık olarak insan vardır. “Ben” in kademe kademe şahsiyet kazanması sonrada toplumsal şahsiyete katılması, bir rakamının amudi olarak milyon değerini kazanması gibidir. Toplumsal şahsiyet kazanmış bir insan yeryüzünün her noktasında varoluşun ve insanca yaşamanın temsilcisidir. Hiçbir dünyevi beklenti onu, insan olma ve insanca yaşama idealinden alıkoymaz.