Sinemanın yükselişiyle birlikte bütün diğer sanat kolları bundan etkilenmiştir. Sanatçılar bulundukları sanat dalını ve kendi rollerini sinemanın getirdiği yeni anlatım olanakları çerçevesinde gözden geçirmiş; kimisi de sinema alanında çeşitli deneysel çalışmalarda bulunmak üzere harekete geçmiştir. Başta ressamlar olmak üzere, heykeltıraşlar, müzisyenler, yazarlar, mimarlar ve fotoğrafçılar 1920’li yıllarda ortaya çıkan sinema kulüplerinde bir araya gelerek filmler üzerine görüşlerini ifade etmişler kendi deneysel çalışmalarını sergilemişlerdir.
Sanatçılar, yaptıkları çalışmalarında sinemanın kurgusal anlatım yapısının yerine ışığın, çeşitli formların kompozisyonu ve dokular üzerinde odaklanmaktadırlar. Deneyselliğin ön planda olduğu ilk çalışmalarda soyutlamalar göze çarpmaktadır. Bu çalışmalar belgesel yapımlardan uzak görülmekle birlikte gerçeklikle bir bağlantıları bulunmaktadır. Sanatçılar ilk aşamada gerçeklikten yola çıkmaktadırlar. Ortaya koydukları çalışmaları, gerçekliğin üzerlerinde yarattığı izlenimlerin dışavurumudur.
Bu çalışma çerçevesinde özellikle deneysel çalışmalar odağında belgesel yapımlar gerçekleştiren yönetmenler ve yapımları üzerinde durulmaktadır. Bunlar: İsveçli avangart sanatçı ve film yapımcısı Viking Eggeling; Alman ressam, grafik sanatçısı, avangart sanatçı, film yönetmeni Hans Richter; Fransız ressam, heykeltıraş ve film yapımcısı Fernand Léger; Amerikalı ressam ve fotoğrafçı Charles Sheeler ile Amerikalı fotoğrafçı ve film yapımcısı Paul Strand’dır. Çalışmanın amacı belgesel yapımlarında görülen avangart yaklaşımları Eggeling, Richter, Léger, Sheeler ve Strand’ın ortaya koydukları yapımlar çerçevesinde değerlendirmektir. Bu amacı gerçekleştirebilmek için literatür taraması yapılmış ve ele alınan sanatçıların filmleri incelenmiştir. Gerçekleştirilen çalışma, belgesel yapımların sanatın diğer alanlarıyla yakın bir etkileşim halinde olmasını ve anlatım olanaklarını bu türde yakın temaslarla çeşitlendirmesini ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.
With the rise of the cinema all other art branches are affected of this. Artists looked over their roles and art branch in the means of the opportunuties of new expression that cinema put forward; and some other made a move for experimental studies in the field of cinema. Painters were in the lead, sculptors, musicians, writers, architects and photographers came together in the cinema clubs that appeared in 1920s and expressed their points of views on the films and also exhibited their experimental studies.
Artists focus on the composition of various forms of movements, light and textures instead of fictional construction of cinema. Abstractions attract attention in the first works that experimentality leads. These works are related with reality both they seem to be distant from documentary productions. Artists set out from the reality in the first stage. These works that they put forward are the expression of the impressions that were created on this reality.
Every kind of reality can become resources to documentary film studies of artists which lean also abstractions. In the framework of this paper, four artists and their films in the focus of experimental studies are examined. These are Swedish avant-garde artist and filmmaker Viking Eggeling; German painter, graphic artist, avant-gardist, film director Hans Richter; French painter, sculptor and filmmaker Fernand Léger; American painter and photographer Charles Sheeler; American photographer and filmmaker Paul Strand. The primary objective of this study is to evaluate avant-garde approaches that can be seen in the documentary productions in the framework of Eggeling, Richter, Léger, Sheeler and Strand’s films. In order to accomplish this goal literature review and film analysis have been used as research methods. This study is a significant endeavor in demonstrating close interaction of documentary productions with other areas of arts and diversification of expression in such close contact with.